Bilgi Bankası - BİTÜMÜN TARİHÇESİ

BİTÜMÜN TARİHÇESİ

BİTÜMÜN TARİHÇESİ

Tarih sürecinde fosil esaslı bitümün çok eski çağlardan beri hastalıklara ilaç, savaşlarda yakıcı madde olarak kullanıldığı görülmektedir. İnsanoğlunun kullandığı yapıların gelişimi ile birlikte özellikle su yalıtım malzemesi olarak tarihte kil, kireç, katran (bitkisel) ve fosil esaslı bitüm kullanılmıştır. O devirlerde taşlar arasındaki derzlere doldurulan bitüm mineral tozlarla karıştırılarak katmanlar halinde sürülmekte ve bazen bu karışıma bitki lifleri ve sapları da eklenmekteydi.

Mineral agregalar ile bitümün karışımı olan asfalt kimi ülkelerde bitümle aynı terim olarak algılanmıştır. Fosil esaslı bitüm ile bileşen ve doğada kireçleşmiş kaya olarak bulunan asfaltın tarihte ilk olarak M.Ö.3200–540 yılları arasında, Mezopotamya'da ve İndüs Vadisi'nde yol ve duvar inşaat işlerinde kullanıldığı bilgilerine ulaşılmıştır. Asfalt özellikle suya karşı tecrit işlerinde bolca kullanılmıştır. 16. yüzyıldaki malzeme ise, kesintisiz su yalıtımı yapılabilen dökme asfalttı. Fosil esaslı bitüm ile bileşen ve doğada kireçleşmiş kaya olarak bulunan asfalt, özellikle Güney İtalya ve Fransa'da iyi bilinmekteydi. 18. yüzyıl ortalarında ise yeni kaynakların ortaya çıkarılmasıyla, Almanya ve Hollanda'da da yaygın olarak kullanımına başlandı.

1800'lü yılların başlarında Fransa'da köprü ve tretuar zeminlerini kaplama işlerinde asfalt kullanıldığı tespit edilmiştir ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Philadelphia şehrinin 1838 yılında tretuar inşaatı için bir miktar asfalt ithal etmiş olduğu bilinmektedir. 1870 yılında, Belçikalı kimyager E.J. de Smadt tarafından ilk defa New Jersey'de asfalt yol kaplaması yapılmıştır. Washington'da ise 1876 yılında ithal asfalt ile yol kaplaması gerçekleştirilmiştir.

18.yüzyılın sonlarında çatılarda ise asfalt kullanımı olumlu sonuçlar vermediği için farklı malzemeler denenmiştir, Margerger adlı bir Alman bilim adamı yeni bir yöntem kullanarak, Nürnberg - Almanya yakınlarında ahşap bir çatıyı kömür katranı ile defalarca astarlayarak yalıtmıştır. Kömürden elde edilen katran malzemesi, ilk defa 17. yüzyılın sonlarına doğru İngiltere'de ortaya çıkarılmıştır; ancak 19. yüzyıldaki Sanayi Devrimi ile katran mevcudiyeti oldukça artmıştır.

Modern kimya sanayinin gelişmesiyle, katran ve zift kullanımı gittikçe yaygınlaşmıştır. Aralara katran kâğıdı koyup katmanlar halinde teras çatılara dökülen katran, kömürden damıtılarak elde edilmektedir. Yakın zamana kadar katran ve zift, petrol kökenli sanılmakta dolayısıyla bitümle aynı vasıflarda kabul edilmekteydi. Bugün için bile, her ikisinin de suda çözünmemesi, mükemmel yapışabilirlikte olmaları, inşaat sektöründe kullanılmaları ve siyah renkte olmaları nedeniyle karıştırılabilir. Köken ve kimyasal olarak farklı ancak kullanım alanları aynı olan bu malzemelerden katran, sağlığa zararlı olduğu için yerini zamanla bitüme bırakmıştır.

Bitüm, ham petrolden uçucu ve hafif yakıtlar rafine edildikten sonra kalan ağır petrol bileşenidir. Damıtılmış petrolden elde edilen bitüm başlarda en çok yol inşaatlarında yapıştırıcı amaçlı kullanılmaktaydı. Çünkü 50 °C 'de eriyip, 0 °C 'de kırılması, bina çatılarında kullanılmasını engellemekteydi. Daha sonraları denenen bir yöntemde, erimiş bitüme yüksek sıcaklıkta hava üflendi. Bu yöntemle, oksijen ile yapısı değiştirilmiş bitümün daha iyi bir ısıl kararlılığa kavuşması sağlandı. “Okside” bitüm olarak bilinen bu tipin sıcaklık aralığının -5°C ila + 70°C olmasıyla ise bitümün, bina çatılarında su yalıtım amaçlı kullanım süreci başlamış oldu. Okside bitüm, çatılarda kullandığımız bitümlü örtülerin ham halini oluşturmaktadır.

Bu dönemlerde su yalıtımı; uygulama sahasında, sıcaklığı 200–220 °C 'ye kadar çıkabilen özel kaplar içerisinde ısıtılarak akışkan hale getirilen okside bitümün taşıyıcı karton aralarına sürülerek katmanlar halinde yapıştırılması yöntemi ile yapılırdı. Uygulanacak alana doğrudan dökülen sıcak bitüm, geniş fırçalarla yüzeye yayılır. Bu işlemin ardından, bitümlü karton ruloları serilir, bu işlemler birkaç defa tekrar edilerek bitümlü kartonlarla 3–4 katmanlı uygulamalar gerçekleştirilirdi. İngilizlerin metodundaysa uygulama, serilmekte olan bitümlü kartonun hemen önüne sıcak bitüm dökerek yapılırdı. Sonuçta ortaya toplam 8–10 mm kalınlıkta olan, katmanlı ve sürekli bir su yalıtım örtüsü çıkmaktadır.

Kaynak: http://www.bituder.org/m_bitum_tarih.htm